Avcı, yörenin insanlarının aslında birbirine çok yakın olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“İnsani olarak duygusal her iki tarafın insanı da. Hislerini olumlu ya da olumsuz, hiç ortası olmadan ya tabanda ya da zirvede yaşıyorlar. Dışarıdan rekabet var üzere de gözükse yakın olduklarını düşünüyorum. Kent olarak doğal ki Trabzon kentinin büyük bir kent olması kenti daha farklı kılıyor. Futbol açısından baktığımda da orada futbol oynamış, burada da teknik adamlık yapıyorum. Trabzon futbolda çok değerli işler yapmış, kent biraz daha büyük lakin yörenin insanlarının hisleri bence çok yakın birbirine. Bu yörenin insanı olarak onları çok ayırt edemiyorum.”
Avcı, hayatında iki kez İstanbul dışına çıktığını kaydederek, “Biri futbolcu olarak Rizespor’a, başkası teknik adam olarak Trabzon’a. Benim için ikisi de çok hoş. Düzgün anıların olduğu, dostlukların olduğu, samimiyetin olduğu, 30 sene önce de bugün de tıpkı hislerle birlikte olduğumuz arkadaşlıkların en hoşunu yaşatan iki kent.” biçiminde görüş belirtti.
“Rizespor’un 1. Lig’e çıkmasında, şampiyonluklarında Trabzonspor’dan transfer edilen oyuncular görüyoruz. Trabzonspor’un şampiyonluk yıllarında da Rize’den minibüslerle gelen taraftarların dayanağını biliyoruz. Tekrar bu eski günler bu eski hava nasıl yakalanabilir?” formundaki bir soru üzerine Avcı, şunları söyledi:
“Bunlara umarız biz vesile oluruz. Ben bir Rizeli olarak Trabzon’a gelirken dayanak veren de vardı, gitme diyen de vardı. Ben de şu ifadeyi kullandım; ‘Ben Rize ile Trabzon ortasındaki köprüyü oluşturacağım, onun için gidiyorum.’ dedim. 72 kilometreyi daha da yakınlaştırmaya çalışıyorum. Artık artık yollar yapıldı, aralıklar kısaldı. Bence hisler da birebir halde. Birbirine yakın yörenin insanları, sahiden birbirine yakın his ve kanıları var. Eskide kalmış, geçmişte kalmış şeyleri bugüne taşımanın bence hiçbir manası yok.”
“O arkadaş kümesinde fazla para yoktu, bölüşerek yiyorduk”
Avcı, Çaykur Rizespor’da forma giyerken Trabzonlu grup arkadaşlarının da bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Üst seviye bağlıydık birbirimize. Aslında saha içinde çok güzel anlaşıyorduk, saha dışında da daima beraberdik ve maddi-manevi çok şeyleri paylaşıyorduk. O vakit tesis kavramı yoktu. Mesela bu o periyotta vardı. Tesisin içinde tesis mi diyeyim ona artık lojman mı diyeyim yani orada o kadar içten günlerimiz geçiyordu ki her şeyi birlikte yapıyorduk. O arkadaş gurubunda açıkçası fazla para yoktu. Ortaklaşa bir şeyler alır yahut dışarıdan yaptırıp, bölüşerek yiyorduk. Fakat çok samimi ve eğlenceli, unutulmaz günlerdi. Trabzon’da uçaktan inip, belediye otobüsüyle 1. Lig (Şimdiki ismiyle Üstün Lig) futbolcusu olarak Rize’ye gittiğimi hatırlıyorum. Bazen ivedi olunca taksi tutup gittiğim de vardır. Bu bugün olur mu, olmaz yani!”
“İlk deplasmanda trafik kazası”
Avcı, Rizespor’a transfer olduktan sonra birinci deplasman maçına giderken kaza geçirdiklerini belirterek, “Aslında olumsuz bir şey üzere gözüken lakin sonunda olumluya dönen bir kaza yapmıştık. Denizli deplasmanı birinci maçımız… Denizli deplasmanına giderken otobüs Of’ta devrildi. Biz otobüsün içerisindeyiz. O denli eşofmanlarımız falan yok. Bende kot gömlek var, onda öbür bir ceket var falan o denli gidiyoruz deplasmana. Otobüsün tekerlekleri havada sırtı yerdeydi. Herkes birbirine soruyor ‘Bir şey var mı, bir şey var mı?’ diye. Allah’a şükürler olsun kazasız belasız atlattığımız kazaydı. O hafta tehir olmuştu maçımız. Oradan sağ çıktığımız için çok şanslıydık.” tabirlerini kullandı.
KAYNAK: Sporx